Diego Simeone

“El Cholo” lakaplı Diego Simeone, futbol takımı Atletico Madrid’in sembolü ve Arjantin futbolunun önemli bir ismidir. Hem oyuncu olarak hem de antrenör olarak tarihsel unvanlar aldı; hem de ikonik barut gibi kişiliğinden hiç vazgeçmeden. Bugün, gelin birlikte İspanya ve dünya futbolunun en önemli isimlerinden birinin kariyerini birlikte inceleyelim.

Futbol oyuncusu Diego Simeone

Arjantin’de başlangıç

El Cholo ilk profesyonel formasını 1987 yılında Arjantin’in Velez Sarsfield futbol takımında giydi. Birinci ligde forma giydiği halde, henüz 17 yaşındaydı. Arjantin milli takımı oyuncusu Carmelo Simeone’ye olan benzerliğinden dolayı “Cholito” lakabıyla anılmaya başlandı.

Simeone her zaman enerjik bir şekilde kendini oyuna adayarak oynadı ve hava toplarında da inanılmaz başarılıydı. Defansif orta saha oynarken o kadar iyi pozisyon alıyordu ki, atakta da takımına çok kez katkıda bulundu. Hatta Velez’de oynadığı 82 maçta 15 golü bulunuyor. Benzer gol sayısını Velez’den sonra oynadığı diğer takımlarda da korudu.

Avrupa’da oynadığı yıllar

Sonrasında Velez, 20 yaşındaki Simeone’yi iki yıl top koşturacağı AC Pisa’ya sattı. Oradan, Sevilla FC’nin dönemindeki menajeri Carlos Bilardo tarafından bir milyon eurodan biraz fazlaya satın alındı.

Simeone bu Endülüs takımı için iki yıl top takım arkadaşı Diego Maradona’yla birlikte top koşturdu. Simeone’nin iyi performansı kariyerinde kritik adımları atabilmesi için ona harika bir zemin oluşturdu.

O zamanlar Simeone için hayal etmesi imkansız olurdu ama 1994’te Atletico Madrid’e 450 milyon İspanyol pesetasına –günümüzde yaklaşık 2.5 milyon Euro- satıldı. Aynı zamanda bu, Atletico Madrid kulüp tarihinde o zamana kadar yapılmış olan en pahalı transferdi.

Listelerde ancak orta sıralarda yer alabilen ve iki ileri bir geri giden takımına katılmış olurdu. Fakat, bir futbol idolü olup takımının kaderini değiştirmesi yalnızca üç sezon sürdü. Müthiş 1995/96 sezonlarında takımına kaptanlık yaptı ve İspanya’nın ana kupaları olan La Liga’yı ve La Copa del Rey’i kazanmalarını sağladı.

Sonrasında, Avrupa’da başka yerlerde boy gösterdi ve Inter Milan’da oynadı. Milan’da oynadığı sırada takımı, UEFA Avrupa Ligi kupasını evine götürdü. Oradan SS Lazio’ya geçen Simeone kariyerine Scudetto, İtalyan Kupası, İtalyan Süper Kupası ve Avrupa Süper kupası sıkıştırdı.

2003 ve 2005 arası Simeone için kıyasla daha başarısız yıllardı ve İspanya’ya, eski takımı Atletico Madrid’e geri döndü. Futbolcu kariyerinin son yılında, her zaman çok sevmiş olduğu Arjantin’in Racing Club takımının formasını giydi.

Arjantin Milli Futbol Takımı ve Diego Simeone

Simeone, gençler ligi zamanından başlayarak, kariyerinin çok uzun yıllarını Arjantin Milli Takımı’na adamıştır. Daha net olmak gerekirse, 14 yılını takımla geçirdi ve 106 oyuna çıktı; 11 gol atıp 4 şampiyonluk kazandı:

• İki Copa America Şampiyonluğu: 1991 ve 1991
• Artemio Franchi Kupası
• Fifa Konfederasyon Kupası 1992

Tüm bunlara ek olarak, Simeone üç dünya kupasında oynadı – 1994 Amerika, 1998 Fransa ve 2002 Kore-Japonya- ve Atlanta Olimpiyat Oyunlarında (1996) gümüş madalya kazandı.

Diego Simeone, farklı bir antrenör

Simeone, bugünlerde eski kafalı, cesur ve defansif oyunuyla bilinse bile, Arjentin’de başlayan antrenörlük hayatının ilk yılları oldukça farklıydı. Futbolcu olarak emekliye ayrıldığından kısa bir süre sonra, tutkunu olduğu Racing Club kulübünde antrenörlüğe başladı.

Karmaşık bir durum karşısında, takım standartları koruyabilmek adına takımdan ayrıldı ve Club Estudiantes de La Plata’da göreve başladı. Kaptan Juan Sebastián Verónile birlikte, kulübün 23 yıllık hayal kırıklığını sonlandırıp yerel bir kupa almayı başardılar.

Ek olarak, antrenörlüğü sırasında, yerel maçta tarihi bir skorla (7-0), rakipleri Gimnasia Esgrima de La Plata’ya karşı galibiyet kazandılar.

Estudiantes de La Plata’dan sonra Simeone antrenörlüğüne River Plate’de devam etti ve oradayken inişli çıkışlı zamanlar yaşadı. İlk darbe oldukça sertti: takımı Copa Libertadores turnuvasından elendi, hem de iki gol önde olmalarına ve sahada rakipleri San Lorenzo’dan iki kişi fazla olmalarına rağmen.

Fakat haftalar sonra feleğin çarkı döndü ve takımı Clausura şampiyonluğunu kazandı. Ama yılın sonu gelmeden, Sudamericana kupası çeyrek finallerinde takımı tarihlerinde ilk kez sonuncu olarak geldikten sonra, Simeone takımdan ayrıldı.

Simeone, Arjantin’deki antrenörlük günlerini San Lorenzo de Almagro’da (2009/2010) ve Racing’de herhangi bir kayda değer başarı gösteremeden kapadı. İki takım arasında kalan kısa süreçte Catania Italiano takımını yönetip, 2010/2011 sezonunda ligde kalmalarını sağladı.

Atletico Madrid ve altın çağın başlangıcı

Yıl 2011 ve yine istediği başarıyı gösteremeyen bir Atletico Madrid ve Simeone Vicente Calderon stadına bu sefer teknik direktör olarak döner…

Simeone’un dönüşünden beri Atletico Madrid, tarihinin en ihtişamlı günlerini yaşıyor. Takımı yalnızca Barcelona ile Real Madrid arasındaki ezeli rekabeti kırmadı aynı zamanda 2013-2014 La Liga kupasını da aldı.

Aynı sene, Atletico Madrid UEFA Şampiyonlar Ligi finalinde ezeli rakiplerine karşı da oynadı. Atletico neredeyse tüm maçı önde götürmesine rağmen, Sergio Ramos’un attığı golle beraberliği getirdi ve beraberlik sonrası uzatmalarda Real Madrid galibiyetlerini 4-1 lik bir skorla mühürledi.

Ama bu kayıp onların zaferini gölgeleyemedi ve 2015/2016 sezonlarında Milano’daki Guiseppe Meazza stadında iki ezeli rakip tekrar karşı karşıya geldi. Bir kez daha Atletico Madrid kaybetse de, bu sefer oyun maç sonu penaltılarına kadar uzadı.

Tüm başarılarından, şampiyonluk dışında başka bir şey görmeyen zihniyetinden ve en iyi olma konusundaki bastırılamaz arzusundan dolayı Diego Simeone, şu an ve her zaman ebedi bir figür olarak kalacaktır. Sadece Atletico Madrid için değil, İspanyol ve Arjantin futbolu için de. Şükürler olsun ki, Cholo’yu gelecek birkaç yıl daha izleme fırsatımız olacak.