Osteoporoz ve Spor: Aralarında Bağlantı Var Mı?

Hepimiz osteoporozu duymuşuzdur. Genel olarak ne anlama geldiğini biliyoruz, ancak kendinizde ya da yakın bir akrabanızda yoksa patolojiyi kapsamlı bir şekilde araştırmamış olabilirsiniz. Peki, osteoporoz tam olarak nedir? Osteoporoz ve spor kombinasyonu mümkün müdür? Sağlığımızı aktif ve güvenli bir şekilde nasıl iyileştiririz? Bu soruları bu makale ile cevaplıyoruz!

Osteoporoz

Bu hastalık hakkında kısaca konuşarak başlayalım. Osteoporoz, kemik yoğunluğu kaybı ile karakterize bir patolojidir.

İçeride kemikler, onları güçlü tutan sağlam bir doku ağına sahiptir fakat, bu ağ yavaş yavaş yıpranır ve bozulmasını hızlandıran yaşlılık, menopoz, hareketsizlik, kötü beslenme ve bazı ilaçlar gibi bazı faktörler vardır. Bu iç ağda güç kaybetmenin en belirgin sorunu kemiklerin daha kolay kırılabilmesidir.

Kemik dokusunun işleyişi

Kemiğin nasıl çalıştığını öğrenmek için kısa bir açıklama yapacağız. Kemik dokusu canlıdır, yani eski doku emilir ve yerine yeni, sağlıklı, güçlü doku oluşturulur.

Bu döngünün düzgün çalışması için, kalsiyum gibi bazı elementleri almanın yanı sıra, hücrelerin çalışmasını sağlamalıyız. Egzersiz yaparken kemiğin yaşadığı gerginlik ve sıkıştırma hücreleri aktif hale getirir ve döngünün sürekliliğini sağlar. Bu nedenle, aksi durumlarda yeni kemik dokusu oluşturamayız.

Öyleyse, egzersiz yapmak gerekiyorsa, böylece kemik çok fazla yoğunluk kaybetmeyecekse, ancak aynı zamanda kemikler daha kırılgan bir hal aldıysa bu durumda ne yaparız?

Osteoporoz ve spor

Yukarıda sorulan sorunun cevabı basittir: düşük etkili egzersiz yapmak. Bununla birlikte, hastalığın farklı seviyeleri olduğu doğrudur. Bu hastalığın başlangıcını önlemek için neredeyse tüm egzersizler olumlu olacaktır ve yaşam boyunca sahip olacağımız maksimum kemik mineral miktarını arttırmak için yüksek etkili egzersiz yapabiliriz.

Bir risk grubunda olduğumuz takdirde, daha temkinli olmamız gerekir. Öte yandan, zaten teşhis edilmiş bir osteoporoz varsa, son derece dikkatli olmalıyız.

Sağlıklı insanlar söz konusu olduğunda, diğer şeylerin yanı sıra koşabilir, spor yapabilir, spor salonuna vb. Gidebilirler ve hatta gitmelilerde. Kemikleri hareket ettiren, sıkıştıran ve uzatan herhangi bir egzersiz bizim hastalıktan korunmamıza yardımcı olacaktır.

İkinci durumda, risk gruplarındaki bireyler, düşük ağırlık ya da elastik bantlara sahip aerobik egzersizlerin yapılması tavsiye edilir.

Son olarak, zaten osteoporozdan muzdaripsek, kendimizi yürümeyle sınırlamalı ve denge üzerinde çalışan hafif egzersizler yapmalıyız. Ayrıca düşük etkili aerobik yapabilir ya da eliptik antrenör gibi spor salonlarını kullanabiliriz.

Açıkçası, ikinci durum için önerilenler yukarıdaki diğer iki durum için de geçerlidir. Benzer şekilde, ilk durum ikinci durum için de tavsiye edilebilir, fakat asla başka bir şekilde yapılmayabilir. Başka bir deyişle, belirli bir derecede risk taşıyan insanlar herhangi bir egzersiz yapamazlar.

Dengenin önemi

Dengeyi ya da duruşu geliştiren egzersizlere özel önem verilmelidir. Bu tür egzersizler sadece kırıklardaki ana nedenler olan düşmelerin önlenmesine yardımcı olmayacak, aynı zamanda duruşun iyileşmesine de yardımcı olacaktır. Bu omurganın da korunmasına yardımcı olur.

Önlemek, tedavi etmekten daha iyidir

Osteoporoz yatkınlığı 50 yaşından itibaren yükselir. Bu nedenle, hastalığın erken belirtileri için test ve kontroller yapılması tavsiye edilir. Bu şekilde, hangi seviyede olduğumuzu ve bu nedenle ne kadar egzersiz yapılması tavsiye edilebileceğini biliriz.

Bu kılavuza göre, testleri yaptırmak için doktora gitmek ve yeni başlayan ya da zaten başlamış bir osteoporoz olması durumunda fizyoterapisti ziyaret etmek özel önem taşıyacaktır. Bu profesyonel, her bir durumda, her bir durumun koşullarını göz önünde bulundurarak,  Osteoporozu tedavi etmek ve önlemek için özel egzersizler hakkında tavsiyelerde bulunabilecektir.

Yürüyüş yapın!

Yukarıda verilen noktaların hepsinden, sadece osteoporoz ile mücadelede sporun önemli olmadığı, aynı zamanda osteoporoz ve sporun el ele gittiği de anlaşılabilir. Dikkate almamız gereken tek şey ne yaptığımızdır. Ani ya da ağır egzersizler yapmamalıyız ve düşmeleri önlemek için dengemiz üzerinde çalışmalıyız.

Tüm bunları yapmanın en kolay yolu, insan olarak yapmayı öğrendiğimiz ilk şeylerden biri: yürümek. Yürüdüğümüzde, vücudumuzun kaslarının büyük bir kısmının yanı sıra duruşumuz ve dengemiz üzerinde de çalışmış oluyoruz. Ayrıca, her yaş için ve hemen hemen tüm durumlarda yürüyüş yapmak tavsiye edilir.