Kuvvet Antrenmanı ve Kardiyo Hormon Üretimini Etkiliyor: Bu Doğru mu?

Kuvvet antrenmanı ve kardiyo, hormon üretimini etkileyen tek unsur değildir. Herhangi bir fiziksel aktivite, vücudunuza hareket etmek için gerekli enerjiyi sağlamak için ihtiyaç duyduğu hormonların salgılanmasını aktive eder. Bugünün makalesinde bununla ilgili daha fazla bilgi edinin.

Gerçek şu ki, hem çalışmak hem de hareketsiz olmak, vücudunuzun işleyişini doğrudan etkileyecektir. Her zamanki gibi aşırı uçlar kötüdür. Tam anlamıyla fiziksel hareketsizlik ve aşırı egzersiz, hormon dengesizliklerine neden olur.

Kuvvet antrenmanı ve kardiyo: Hormonal düzeyde farklılıklar

Hormon üretimi, yaptığınız egzersiz türüne bağlı olarak farklılık gösterir. Bunun nedeni, bir grup hareketin talep ve gereksinimlerinin diğerleriyle aynı olmamasıdır. Bu nedenle, vücudunuzun ihtiyaçları her duruma göre değişebilir.

Kardiyovasküler ve direnç eğitimi daha fazla sayıda FGF (Fibroblast Büyüme Faktörü) hormonunu aktive eder. Bu hormonlar mitotik aktivite ve DNA sentezi ile devreye girer.

Bu hormon grubundan FGF21, diyabet, obezite ve diğer metabolik bozuklukların kontrolü ile ilgilidir. Aslında, bu tür bozukluklarla savaşmaya adanmış tedavilerde sıklıkla ilaç olarak kullanılır.

Haftada iki kez 45 dakikalık orta seviyede kardiyo ile kan dolaşımınızda FGF21’de önemli bir artış olacaktır. Nitekim, bu koşullarla mücadelede ve önlenmesinde aktif bir öğeye dönüşmesi yeterli olacaktır.

Öte yandan, aynı haftalık antrenman süresi ile kuvvet antrenmanına aynı zamanı ayırarak, bu tip hormonlardaki artış üç kat daha az olacaktır.

Fiziksel aktivite ve insülin

İnsülinin etkileri onlarca yıldır bilim topluluğu tarafından incelenmiştir. Bununla birlikte, vücutta enerji üretimi ile fiziksel aktiviteler arasındaki ilişkiyi çevreleyen araştırmalar nispeten yenidir.

Kuvvet antrenmanı ve kardiyo sırasında, insülin üretimi geçici olarak durur. Pankreas (insülin üretiminden sorumlu organ), glisemik indeksi azaltma işlevine sahiptir. Başka bir deyişle: kan dolaşımında şeker bulunmasından sorumludur.

Egzersiz yaparken, kaslar kasıldığından, ne tür bir egzersiz yaparsanız yapın, vücudunuz glikozu bir yakıt kaynağı olarak “sömüren” paralel bir mekanizmayı harekete geçirir. Bu insülin ile veya insülin olmadan gerçekleşen bir şeydir.

Egzersizler, zindelik ve mutluluk

Düzenli fiziksel aktivite rutinleri benimseyen insanlar, yürüyüş gibi temel egzersizler yapsalar bile, belirli bir tür fiziksel bağımlılık geliştirirler. Hatta bazıları “spor bağımlıları” ifadesini bile kullanır.

Anahtar, kuvvet antrenmanı ve kardiyo’nun beyindeki endorfin üretimini artırmasıdır. Ağırlık kaldırma işi için hayati önem taşıyan ağrıya veya yüksek fiziksel efora dayanmaya yardımcı olan nörotransmitterlerdir.

Yüzücüler veya koşucular gibi direnç sporcuların da yüksek seviyelerde bu hormonlara sahiptir. Bitiş çizgisini geçtikten veya bir egzersiz seansını tamamladıktan sonra öforik duygular elde ederler.

Öte yandan, serebral kortekste başka bir nörotransmitter artışı olan serotonin ile kardiyovasküler egzersizler devreye girer. Bu hormon depresyon ve anksiyete semptomlarının azalmasına katkıda bulunur.

Madalyonun iki yüzü

Aktif olmayan bir yaşam tarzının neden olduğu birçok sorun arasında, vücuttaki düşük hormon üretimi ile ilgili olanlar gerçekten göze çarpmaktadır. Ayrıca, diğer hormonlardaki artış sağlığınız üzerinde olumsuz etkileri olabileceğinden çok önemlidir. Kortizoldeki durum da böyledir.

Bu hormonun aşırı miktarda olması çok zararlı etkilere neden olabilir. Kortizol sindirim problemlerine, uyku bozukluklarına ve şiddetli ruh hali değişikliklerine neden olabilir; aynı şekilde, kilo alımını ve cildin bozulmasını etkileyebilir.

Bununla birlikte, egzersiz eksikliği aşırı egzersiz kadar zarar verici olabilir. Sürekli yüksek yoğunluklu faaliyetlerden kaynaklanan stres, adrenal bez bozukluklarına neden olabilir. Bunun bir sonucu olarak, kortizol üretimi kontrolden çıkabilir.

Sonuçta, fazla kardiyo da testosteron üretiminde bir dengesizliğe neden olabilir. Bu, bazı erkeklerin testis fonksiyonlarının inhibisyonu olan hipogonadizmden muzdarip olmasına neden olabilir. Diğer hususların yanı sıra, bu bireyin cinsel yaşamını büyük ölçüde etkileyebilir.