Michael Jordan ve Chicago Bulls Nasıl Efsane Oldu?
Kuşkusuz Jordan’lı Bulls, Bill Russell’lı Celtics ve “Magic’’ Johnson’lı Lakers ile birlikte tüm zamanların en iyi basketbol takımlarından biri olarak kabul edilir.
Oyuncuların, antrenörlerin ve oyun stillerinin sürekli değişmesi ve tüm zamanların en iyi oyuncusu olarak kabul edilen Michael Jordan’ın inişli çıkışlı kariyeri, tek bir takımı “Michael Jordan’ın Bulls’u” olarak sınıflandırmayı zorlaştırıyor. Ancak 96 yılındaki Chicago Bulls takımının tarihteki en iyi NBA sezonunu gerçekleştiren takım olduğu konusunda geniş bir fikir birliği var.
Jordan’lı Bulls’un Üyeleri
Ünlü “Geri döndüm” sözünü söyledikten altı ay sonra Michael Jordan, Phil Jackson tarafından yönetilen takıma katıldı. Takım basit bir formüle dayanıyordu. Geri dönmüş bir oyuncu, onu gölgelerde beklemeye devam eden bir oyun kurucu, Balkanlardan bir takviyenin gelişi ve işin kirli kısmını yapmaya hevesli bir oyuncu.
Michael Jordan ve Dahi Çocuğun Dönüşü
Michael Jordan’ın dönüşü, 23 yaşında efsane olan bir oyuncunun 33 yaşına girmesine 1 sezon kala gerçekleşti.
Bir buçuk yıllık emekliliğin, onun yeteneklerini etkilemediğini söylemek gerekir. Beşinci maçında Knicks’e 55 sayı attı.
Normal sezondaki 17 maçında, 10 playoff ile birlikte hem sahanın içinde hem de dışında dinamik bir yaza giriş yaptı.
“The White Magic” lakaplı Toni Kukoc’un gelişi, Jordan’ın ayrılışına denk geldi. Chicago ekibi 1990’dan beri onun haklarına sahipti ve bu da diğer oyuncuların kendisini çok kabul etmemesini sağladı. Ancak Hırvat oyuncu ikinci “Jordan dönemi”nde belirleyici unsur olacaktı.
Rodman ve Harper Takviyesi
“The Worm” lakaplı Dennis Rodman, Detroit’te iki şampiyonluk yüzüğü kazanmış bir oyuncu olarak takıma geldi. Ancak saha dışındaki skandalları, saha içindeki çalışmalarından daha ünlüydü. Sadece bir Zen ustası onu takıma kazandırabilirdi. Sonuçta Horace Grant gibi başka bir efsanevi oyuncunun yerini almıştı.
Diğer önemli takviye, Clippers veya Cavaliers gibi takımlarda gecelik ortalama 20 sayı atan ancak Bulls’a geldiği andan itibaren yerini iyi anlayan Ron Harper idi.
“Bulls’a geldiğimde Pippen, Kukoc ve Jordan geri dönüyordu. Ne yapmam gerekiyordu? Kendimi vurmak mı? Aptal olmalıydım!”
Andrés Montes’in ifadesiyle “duvar işleri, sıhhi tesisat, elektrik işleri… Harper Ltd. 24 saat hizmetinizde” O, Pippen, Jordan, Kerr veya Kukoc gibi oyuncuların yapmak istemediği her işi yapmayı biliyordu. Ve “The Worm” lakabını almayı sonuna kadar hak etti.
Mükemmel Makine
Onları canlı olarak görmemiş olsak bile Bulls beşlisini hepimiz ezbere sayabiliriz. (Harper, Jordan, Pippen, Rodman, Longley) Bulls, benchten gelen Kukoc, Kerr, Wenington gibi paha biçilmez oyuncuların da katkısıyla rakiplerini yok eden bir makine haline geldi ve o sezon boyunca medyanın dikkati Bulls’un üzerindeydi.
Oyunu Tek Başına Kazanan Bir Oyuncu
23 numaralı formayı tekrar üzerine geçirdiğinde Michael Jordan, normal sezonu oluşturan 82 karşılaşmada, gecelik ortalama 38 dakika ile her oyunda yer alıyordu.
Jordan (üçüncü kez) gece başına 30.4 sayıyla en yüksek sayı atan oyuncu ödülünü kazandı. Tarihte ilk kez bir sezonda üç MVP tacı giydi (All-Star, normal sezon ve playofflar). Ayrıca top çalmada da üçüncü sırada yer aldı (katkısının yalnızca hücumla sınırlı olduğunu düşünenler için).
Sonuç olarak Jordan, Bulls’u Stephen Curry’li State Warriors’a kadar tarihteki en dengeli oyuna ulaştırdı. Aradaki fark ise, onlar şampiyonluk yüzüğünü de kazandılar.
Şampiyonayı Kazanan Bir Takım
O sezon boyunca en üst seviyeye ulaşan sadece Jordan değildi. Takım arkadaşlarının çoğu, kariyerlerinin en iyi başarılarını gösterdi:
- Rodman, sezonu gece başına 14,9 ribauntla bitirdi.
- Kukoc, Yılın Altıncı Adamı Ödülünü kazandı.
- Kerr, üçlük çizgisinin gerisinden yüzde 51,5’lik bir isabet oranı elde etti.
- Phil Jackson en iyi koç ödülünü aldı.
- Krause Yılın Yöneticisi seçildi.
Aynı ritmi yakalayan bu ekip, Michael Jordan’a iki şampiyonluk halkası daha kazandırarak madalya sayısını altıya tamamladı ve sonuçta her biri bir efsaneye dönüştü.